İşte bir hayatın dönüm noktası tüm bunlar.
  Tam vazgeçtim diyorsun ve arkana bakmadan edemeyip dönüp bakıyorsun. Arkanda sadece koskocaman bir boşluk. Neyin boşluğu bu? Anlamıyorsun. Ama hissizleşiyorsun. Hayatta var oluşunu sorguluyorsun ama yine cevap bulamıyorsun. En acısı ise tüm yaşantıların kısır döngü gibi her şeyin tekrarı halinde, kısaca hissizleşiyorsun.
   Oturuyorsun mesela, başlıyorsun benim gibi yazıp dökmeye... Bir şey elde edemiyorsun. Fakat içinde bir rahatlama oluyor. Garip olan ise nereden başlayacağın hakkında bir fikrin yok. Başından başlasan iyice dağılıp darma duman olucaksın, sonundan başlasan kendine haksızlık edeceksin. Nerede nasıl, ne yapacağını bilmiyorsun sende; benim gibi, bizim gibi...
    Yalnızca kalp kırıklıkları ile kalıyorsun, kaldığın gibi de tükeniyorsun. Bir med cezir oluyorsun kalbin ile beynin arasında. Gece oturuyorsun misal bir kitap okuyorsun ve hiç yapmayacağın şeylere başlıyorsun; ağlıyorsun, sövüyorsun, çiziyorsun ve en sonunda pişman oluyorsun. Sadece kendine zarar veriyorsun.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAL